Vücudumuzun her bir hücresinde yüzlercesi bulunan “mitokondriler,” aldığımız besinleri ve oksijeni, enerjiye dönüştüren “hücresel enerji santrallerimiz dir.” Bu santraller sürekli çalışır ve yüksek oranda enerji üretirler.
Fakat bu enerji üretimi sırasında, hücre sağlığımız için, çok tehlikeli toksinler olan “serbest oksijen radikalleri” ortaya çıkar. Normal şartlarda, vücudumuzda bulunan “detoks sistemleri” sayesinde bu toksinler zararsız hale getirilerek, bedenimizden dışarı atılırlar.
Ancak yediklerimiz, içtiklerimiz ve kullandıklarımız nedeniyle dışarıdan aldığımız toksinlerin çoğaltılarak “detoks sistemlerimizin aşırı yüklenmesi” halinde, toksinlerin tamamı dışarı atılamaz. Hücrelerimizden atılamayan serbest oksijen radikalleri ise “inflamasyona sebep olarak,” mitokondrilerimizi yavaşlatır veya tamamen bozar.
Mitokondrilerin, fonksiyonlarının yavaşlaması, verimliliği düşürerek “atık malzemeyi çoğaltır ve serbest radikallerin üretimini artırır.” Bu kısır döngü, bir çok hastalığa zemin hazırladığı gibi, metabolizmamızı da durma noktasına getirerek, sağlığımızı bütün olarak tehdit eder.
“Bilimsel olarak mitokondri hasarının sebep olduğu” hastalıkları ve şikayetleri kısaca;
-Obezite,
-Otizim,
-Diyabet,
-Alzheimer ve parkinson gibi beyin hastalıkları,
-Bir çok kanser çeşidi,
-Kalp ve damar hastalıkları ,
-Hormonal dengesizlikler,
-Eklem hastalıkları,
-Depresyon gibi ruhsal problemler,
-Yorgunluk – bitkinlik,
-Aşırı uyku ya da uykusuzluk benzeri rahatsızlıklar
şeklinde sıralayabiliriz.
Sadece stres yönetimini öğrenip olumsuz düşünceleri kafanızdan atarak, beslenme düzeninizde ki yanlışları ortadan kaldırıp, sindirim sisteminizin düzgün çalışmasını sağlayarak içki, sigara, çamaşır suyu, deterjanlar ve kimyasal ilaçlar ve kişisel bakım ürünlerinden mümkün olduğu kadar uzak durarak, en azından kullanım miktarlarını minimuma indirerek, yukarıda saydığım hastalıklara yakalanma riskinizi büyük oranda azaltmanız mümkün olacaktır.
Cuma gününün sağlık bilincimizin çoğaltılmasına vesile olması dileğiyle…
Ümit YURTKURAN