Kronik inflamasyona neden olan biyokimyasal süreçler henüz tam olarak anlaşılmamış olsa da bilinen en önemli nedenleri; proinflamatuar (inflamasyona sebep olabilecek nitelikte) beslenme tarzı, çevresel faktörler (özellikle toksinler), yaşam tarzı tercihlerimiz, hormonal etkenler ve yoğun stres veya aşırı üzüntü gibi birçok faktöre bağlı olarak bağışıklık sistemimizin ani çöküşü ya da zayıflamasıdır.
Birçok bilim insanına göre modern beslenme ve hayat tarzı kronik inflamasyonu tetikleyen en önemli faktörlerden birisidir. Çünkü “modern hayat tarzı gereği kullandığımız pek çok araç gereç ile günlük öğünlerde yediğimiz, içtiğimiz pek çok şey proinflamatuar etkiye sahiptir.”
Karbonhidrat ya da protein ağırlıklı tatlı veya tuzlu rafine edilmiş tüm fabrikasyon ürünler ve abur cubur atıştırmalıkların tamamı “proinflamatuar kimyasallar açısından zengin, inflamasyonu önlemeye ve kontrol etmeye yardımcı olacak mikro gıdalar açısından yetersiz yiyeceklerdir.”
Bağışıklık sistemi düzgün çalışan sağlıklı bir vücutta, yeterli miktarda antioksidan rezervleri bulunduğu için inflamasyon sürekli kontrol altında tutularak yayılmasına izin verilmez. Vücudumuzun herhangi bir yerinde inflamasyon başladığı anda antioksidanlarla dengelenip bağışıklık sistemimiz tarafından doğal sürecinde yok edilir.
Ancak antioksidan (mikro gıdaların pek çoğu) rezervlerinin yetersizliği veya bağışıklık sistemimiz herhangi bir nedenle çökmesi yahut zayıflaması sonucunda, lenf hücrelerimizin kimyasal silahlarının bazıları da kronik inflamasyonu tetikleyecek hale gelebilir.
(Devam edecek)
Ümit Yurtkuran