Yardımlaşma ve dayanışma için “küresel bir imkan” olmasına rağmen, “corona korkusuyla camilere gidemediğimiz, toplu ibadetlerimizi yapamadığımız, iyiliği paylaşıp çoğaltamadığımız” Ramazan ayının “sevinç ve eğlence günü” olan Ramazan bayramı,” biraz buruk, biraz kırgın, biraz üzgün olsa da geldi…
Evet “çağdaş Firavunların şeytani hırsları sonucu” ortaya çıkarılan covit-19 adlı “görünmeyen bir düşman korkusuyla” tüm yer yüzünün ceza evine döndürüldüğü, İslam coğrafyasının yangın yerine, İslam ümmetinin çağın yetimleri, öksüzleri ve sürgünleri haline getirildiği bir dönemde Ramazan Bayramı geldi.
Son yıllarda, özellikle son beş aydır yaşadığımız tüm olumsuzluklara, tüm yasaklara rağmen (dijital ortamda bile olsa); Ramazan bayramını “düşüncelerimizin işgalden kurtarıldığı,” yüreklerimizin tamir edildiği, kırgınlıkların giderildiği, sağlıklı, neşeli, huzurlu, birlik ve beraberlik içerisinde pozitif enerjisi yoğun Müslümanlar olmamıza vesile yaparak, “yüreğinizde ki cenneti” bulunduğunuz mekanlara taşıyın.
“Aileden başlayın, korku ve öfke yerine sevgiyi hakim kılarak, evlerinizi cennetin dünyadaki şubeleri haline getirmenin savaşını verin.” Yılmadan, yıkılmadan, pes etmeden ailelerimizi iyilik, güzellik, paylaşma, yardımlaşma ve dayanışma gibi manevi değerlerin öne çıktığı, yaşlılarımızın saygı gördüğü, “çocukların korku ve endişeden uzak, sağlıklı ve mutlu bir şekilde büyüdükleri karargahlar haline getirelim.”
Meydanı, aileleri parçalayıp insanlarımızı kutuplaştırarak “bu toprakları cehenneme çevirmek isteyen” arsızlar ve uğursuzlar güruhuna bırakmayalım. Ramazan bayramının caddelerin, sokakların ve hatta tüm yer yüzü mazlumlarının yılgın, çatık ve çaresiz çehrelerine bir umut, bir tebessüm olması dileklerimle, tüm Müslümanların Ramazan bayramını kutlayarak sağlıklı, huzurlu ve mutlu nice “gerçek bayramlar” geçirmemizi diliyorum.
Ümit YURTKURAN